Burdur İl Sağlık Müdürlüğü'nün yaptığı paylaşımda
"Kırım Kongo Kanamalı Ateşi insanlara kenelerin bulaştırdığı ve ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Hastalığın etkeni olan virüsleri taşıyan keneler, yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık etmektedirler.
Bilindiği gibi ülkemizde 2002 yılından itibaren her yıl Nisan-Ekim ayları arasında Kırım- Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı vakaları görülmektedir. Bu vaka sıklıkları bölgeler arasında değişiklikler göstermektedir.
Hastalık insanlara daha çok kene tutunmasıyla bulaşır. Bunun yanında hayvanların üzerinden çıplak elle kene toplanması, patlatılması, ezilmesi ile de bulaşabilir. Ayrıca kanında mikrop bulunan hayvanların kan, idrar gibi vücut sıvılarına çıplak elle dokunmakla ve bu hastalığa yakalanan insanların tükürük, idrar ve kan gibi vücut sıvılarına temas etmekle de hastalık bulaşabilir. Hangi kenenin mikrop taşıdığı bilinmeyeceğinden tüm keneler hastalık yapabilir. Virüsler hayvanlarda genellikle belirti veren bir hastalığa yol açmamaktadır. Hastalık, mikrobun alınmasını takiben 1-3 gün içinde en fazla 9 gün içerisinde ortaya çıkabilir. Bu nedenle kene tutunmasından sonra 10 gün boyunca kendinizi takip etmelisiniz. Ateş, halsizlik, üşüme, titreme, baş ağrısı, yaygın kas ağrısı, yüzde ve gözlerde kızarıklık,
bulantı, kusma ve ishal gibi belirtilerden en az ikisi varsa beklemeksizin bir sağlık kuruluşuna müracaat edilmelidir.
Hastalıkla ilişkili olan kene kurak ve yarı kurak bozkır iklimini sevmektedir. Bozkır ile diğer iklimlerin kesişme yerlerinde, kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık alanlarda yaygın olarak görülmektedir. Yaban hayatı ile çok yakından ilişkili olan kene, yaşam dönemlerinin bir bölümünü yaban hayvanlarından kan emerken, hayatının diğer dönemlerinde özellikle çiftlik hayvanlarından kan emmektedir. Hastalığın tedavisinde uygulanabilecek etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir ilaç ve aşı bulunmamaktadır.
Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığının kontrolünde bilinçli korunma tedbirlerinin alınması oldukça önemlidir.
- Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda, vücudu tamamen örtecek ve kenenin rahat görülebilmesi için açık renk giysiler giyilmelidir.
- Kenelerin vücuda girebileceği olası açıklıkların kapatılması önemlidir. (pantolon paçalarının çorap içine konulması, kapalı ayakkabı giyilmesi vb.)
- Kenelerin bulunduğu alanlara gidilirken vücudun açıkta kalan alanlarına cilde sürülebilen böcek kovucu maddelerin (repellent) uygulanması, korunma için etkili
olmaktadır.
- Dış elbiselere, etkisi uzun süreli olan kene öldürücü ilaçları sürülmesi etkili bir koruma olabilir. %0,5 permethrin kullanılabilir.
- Kene riski olan yerlerden (bağ, bahçe, tarla, orman vb.) eve dönüldüğünde kollar, bacaklar, gövde, diz arkası, koltuk altları, kulak arkası, ense, saç dipleri, kasıklar
dahil vücudun her tarafı ve elbiseler iyice kontrol edilerek kene olup olmadığına akılmalıdır. Çocukların vücudu ve elbiseleri de anne ve babaları tarafından
mutlaka kontrol edilmelidir.
-Kene tutunması halinde çıplak elle dokunmadan bir kene kartı, eldiven, kağıt mendil, bez, naylon poşet veya yaprak ile vakit geçirilmeden, kene ezilmeden,
patlatılmadan hemen çıkarılmalı ve çıkartılan yer tentürdiyot ile temizlenmelidir. Kene çıkarılırken kenenin başı deri içinde kalsa bile hastalık açısından bilinen bir
risk oluşturmamaktadır. Kene çıkarılamıyorsa hemen en yakın sağlık kuruluşuna giderek çıkartılması sağlanmalıdır. Vücuda tutunan kene ne kadar erken
çıkartılırsa hastalığa yakalanma riski de o kadar az olur.
- Vücut üzerindeki keneler ezilmemeli, öldürülmemeli ve patlatılmamalıdı
- Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır." dedi.