Önsöz: Yazının uzunluğu gözünüzü korkutmasın. Hayat memat meselesi, lütfen “son cümlesi”ne kadar okuyun.
6 Şubat Pazarcık merkezli depremden sonra, o günleri hatırlamaya ancak enerji bulabildim. Çok zorlu, kimsenin dillendirmek istemediği, yokmuş gibi davrandığı ama aklına gelince göğsünü sıkıştıran bir konuya değineceğim. Deprem bölgesine gitmeyenler televizyonlardan gördüğü, depremzedelerden dinledikleri kadar biliyor olayı. Göz görmeyince gönül de katlanıyor. Ama bu gerçeği değiştirmiyor. Sizleri huzursuz ve mutsuz edeceğim farkındayım ama dost acı söyler demişler. En acısından, sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.
!!DEPREME HAZIRLANMALIYIZZZ!!
“BURDUR DEPREME HAZIR MI?” TOPLANTILARI
Bütün hareketler istişare ile başlar ve vatandaşın desteklemediği hiçbir eylem sonuca ulaşmaz. Dolayısı ile depreme hazırlanmak veya Burdur için herhangi bir şey yapmak istiyorsak bir masanın etrafında toplanmalıyız. Sayın vali ve millet vekillerimizin değişikliği ile beklentimiz artmıştır. Şehrin önderleri kentliyi bir araya getirmeli, önderlik yapmalıdır.
İMAR PLANLARININ REVİZYONU
MTA ve Kandilli rasathanesinin belirlediği güncel, diri faylar imar planına işlenmemiş durumda. Yani yapı ruhsatı alıp, inşaa ettiğiniz bina fay hattı üzerinde veya sakınım bandında olabilir. İşlenmeyen fay hatlarının olduğu bölgelere halen inşaat yapım izinleri verilebilmektedir.
Fiziksel planlara altlık teşkil eden jeolojik, jeoteknik ve jeofizik etüt raporlar, sadece zeminin litolojik (taşbilim) özellikleri ve dayanım gücünü belirlemek amacıyla değil, 7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun" da tanımlı tüm doğal afet tehlikelerini değerlendirmek ve sağlıklı planlamaya altlık ve esas oluşturması amacıyla yapılmalıdır.
Bunun için ise öncelikle mikrobölgeleme haritaları yapılarak fayların net kordinatları belirlenmelidir. Komşu kent Isparta 2021 sonunda 440 farklı noktada bu analizleri yaparak haritalarını güncelledi. Aynı çalışmayı acilen Burdur için de yapmalıyız.
Toplanma alanları yetersiz olan bölgelerde park alanları tasarlanmalı, alt yapı sistemleri bütün toplanma alanlarına kurulmalı. Depreme hazırlık kadar deprem sonrasına da hazırlanmalıyız.
MEVCUT YAPILARLA NE YAPACAĞIZ
Depremden sonra oluşan hassasiyet sonucu bazı sözler verildi ama tutulmadı. Şu anda bakıyorum da hiçbirşey yapmıyoruz. Siyasetçi ve bürokratların daha hassas olmaları yönünde çağrıda bulunuyoruz.
Konuya dönersek mevcut yapılar ile ilgili öncelikle en büyük risk grubu, 2000 yılı öncesi ruhsat alınarak yapılan yapılardır. Çünkü 1999 Gölcük depremi sonrasında deprem yönetmeliği ve uygulama standartları değişmişti.
Değişiklikleri kısaca yazacağım. Daha evvelde hazır beton zorunlu değildi. Beton şantiyede el yordamı ile karılırdı. Nervürlü demirler kullanılmıyordu. Aderansı düşük düz demirler daha ucuzdu çünkü. Daha trajik olan ise zemin etütlerinin yapılmıyor olmasıydı. Kabus gibi..
Dolayısı ile en kolay lokma 2000 öncesi yapı stoğunun tespit edilmesi. Sonrasında ise sahada gözlemsel tespitin yapılması gerekiyor. Bu noktada sadece ikametgahlarınızı düşünmeyin, yemek yediğiniz restoran, çocuğunuzu gönderdiğiniz dershane vb. bütün yaşam alanları denetimden geçmeli. Depremin ne zaman vuracağını bilemezsiniz.
Mimarlar Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın ön tespit hizmeti verilmesinde destek olacakları ile ilgili sözleri var. Sizlerde bilmiş olun dostlar.
İlk tahlilde kusurlu bulunan binaların ise malikleri bilgilendirilmeli. Yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesi ile ilgili formül üretilmeli. Bir taraftan da kefenin cebinin olmadığı unutulmamalı.
EŞYALARIN SABİTLENMESİNİN ÖNEMİ
Mobilyalar yüzünden evden çıkamayan veya yaralanan birçok depremzede ile karşılaştık. Depremde ölümlerin % 3 ü eşyalar yüzünden oluyor. Bu minvalde ev eşyalarının sabitlenmesi ile ilgili halk bilinçlendirilmelidir. Hatta ekipler kurularak sabitleme işlemi ile ilgili hizmet verilmelidir.
VATANDAŞA EĞİTİM – ARAMA KURTARMA - İLKYARIM – DEPREM ÖNCESİ, ANI VE SONRASI EĞİTİMİ
Yerel halk arama kurtarma eğitimi almalıdır. Çünkü deprem sonrası ilk 2 gün çok kıymetli. Kurtarma ekiplerinin gelmesi zaman alıyor. İlimize özel bir durum ise fay hatlarının şehrin doğu ve batısında ana arterleri kesmesi ve ulaşımı kısıtlaması. Bir jeoloji mühendisi arkadaşım depremden sonra ancak helikopterle şehre girebilirsiniz demişti.
Bu durumda mikro ekipler kurulmalıdır. Olası bir depremde bu ekiplerin kullanımına tahsisli arama kurtarma ekipmanları olmalıdır. Hatırlarsanız Maraş depreminin ilk günlerinde bölgeye ulaşımda büyük sıkıntılar vardı. Bizler de yollardaki deformasyonları ve fay kırıklarını gördük. Ulaşımın aksaması büyük bir sıkıntı.
Bunun yanında deprem anında ve sonrasında yapılması gerekenler, ilkyardım eğitimleri verilmelidir.
ALTYAPI SORUNU
Bir diğer sıkıntı altyapı. Bütün altyapı hatlarının harita ve sayısal değerleri elimizde olmalı, olmayanlar ise sayısallaştırılmalıdır. Malum şehrimizin içme suyu altyapısı Allah’a emanet. Tuttuğun yer elinde kalıyor. Olası depremde unufak olur. Deprem sonrası toparlanma sürecinin kısa olması için altyapının diri olması şart.
METRUK YAPILAR YIKILMALI
Halihazırda tehlike arz eden metruk, yıkılmaya yüz tutmuş bu yapılar, 3194 sayılı imar kanununun 39. Maddesine göre valilik veya belediyelerce belirlenip yıkılmalı. Elde yetki de varken bu yapıların yaratacağı tehlikeyi ortadan kaldırmak işten bile değil.
SONUÇ
Burdur'un deprem riski gerçeği kaçınılmaz bir tehdittir ve bu tehdide karşı hazırlıklı olmanın önemi büyük. Toplumun liderleri, yerel halk ve ilgili kurumlar arasındaki işbirliği, depreme karşı alınacak önlemlerde kritik bir rol oynamaktadır. İmar planlarının güncellenmesi, mevcut yapıların değerlendirilmesi, eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri ile altyapı geliştirilmesi gibi adımlar, Burdur'un depreme karşı daha dirençli ve hazır hale gelmesini sağlayacaktır. Unutmamalıyız ki, deprem riski her an kapıda olabilir ve bu riski en aza indirmek için kararlılıkla çalışmalıyız.
YAZININ BONUSU
Bu kısımda okumaya vakti olmayanlar için İRAP’nın depremle ilgili kısmının özetini yazacağım.
İRAP BURDUR - 2021 RAPORU
* Binalar her ne kadar güçlü yapılsa da su yalıtımı sağlanamamasından, donatıların korozyona uğraması nedeniyle yıllar içinde yapıların mukavemetini kaybetmesi.
* Şantiye şefliği sisteminin uygulanmaması, şantiye şeflerine denetim için fazla sayıda şantiye verilmesi.
* İl merkezinde yapı stoğunun yaşlı (40 yıllık binalar) olması.
* Mevcut yapı stoğunun hızlı değerlendirme yöntemleriyle değerlendirilmemiş olması. (Verilere ulaşılamamış olması)
* Bina yapı stoğu çalışmalarının ilgili belediyelerince tamamlanmamış olması.
* 1/1000 ve 1/5000 ölçekte detaylı fay haritalarının üretilmemiş olması.
* Zemin sıvılaşma riski taşıyan yerleşim alanlarının yeterli jeolojik-jeoteknik etüt ve mikro-bölgeleme çalışmalarının olmaması.
* Afet öncesi çalışmaların yetersizliği
* GİS ya da CAD programlarında yapılan çalışmaların bir bütün halinde olmaması, verilerin ayrı olması ve hızlı erişimin sağlanmaması.
* Deprem Master Planlarının yapılmamış olması.
* Farklı Kurum ve kuruluşlarla ortak verilen hizmetlerin düzgün şekilde bütünleştirilememesi.
* Mevcut planlı alanlarda risk yönetiminin dikkate alınmamış olması.
* Toplumda planlama, tehlike ve risk kavramlarının tam olarak yerleşmemesi.
* Kamu bilincinin yeterli düzeyde oluşmaması.
* İl merkezimizin ve birçok ilçe merkezimizin sıvılaşma riski yüksek zeminlere yayılmış olması.
* İlimiz genelinin Fethiye-Burdur Fay Zonu üzerinde olması.
* 1914 ve 1971 depremleri arasında 57 yıl, günümüz 1971 depremi arasında ise 50 yıl bulunması. (Depremlerin periyodik enerji boşaltımları olduğu düşünülürse tehlikeli bir sürece giriyoruz diyebiliriz.)