Gündem

Selim Kutlu Yazdı: ALİ KIRAN BAŞ KESEN

                Belediyemizde çalışan, kendilerini mesai arkadaşım olarak gördüğüm, görevini hakkı ile ifa eden, vicdan sahibi olan, “iyi” insanları tenzih ederek, sizlere sohbet tadında, ibretlik bir olaydan bahsedeceğim.

                2023 yılının son aylarında belediyemize iskan başvurusu yapmış, kontrollerden geçmiş ve iskan ruhsatı yazılmış bir proje ile ilgili şifaen imzaya çağrıldım. Çağrıdan birkaç gün önce ise bu binalara  ait çatı katında yapılması gereken betonarme kolon ve kirişlerin yapılmadığı ile ilgili duyum aldım. Deprem bölgesine gönüllü giden, vicdan sahibi bir mimar olarak tüylerim ürperdi. Sonrasında yerinde gerekli kontrolleri yapmak için gittiğimizde ise; tehtitler savuran, müteahhit olduğunu iddia eden biri ile aramızda arbede çıktı. (Kullandığım Bingöllü Müteahhit söylemimde Burdur'da müteahhitlik hizmeti veren Murat Kalkan'ın bu konu ile ilgili uzaktan yakından ilgisinin olmadığını belirmek istiyorum. ) Şaka gibi değil mi? Uganda’da sanırsınız kendinizi…

                Neyse devam edeyim. Projede başkaca aykırılıklar da tespit ettim. Yangın yönetmeliğine aykırı durumlar da mevcuttu. Statik sistem hatalı, yangına karşı dayanıksız bir bina ve daha bir sürü aykırılık mevzu bahis iskan alacak binalarda. İşin trajik kısmı çalışmayan yapı denetim sisteminin denetiminden sonra belediyemizin üstün ve titiz kontrollerinden de geçmiş bu yapılar. E bu çarpık sistem içinde böyle ucube işlerin çıkması da normaldir diyeceksiniz. Velhasıl iskanı yazan memura ve imar müdürüne durumu anlattım. Hak verdiler ve gönül rahatlığı ile işime döndüm. Bir süre sonra müteahhit tarafından iskan evrağına imza atmam gerektiğini bildiren, noter yolu ile gelen ihtarname aldım. Nasıl olabilirdi ki? Projeye aykırı imalatlar var, bunu idareye bildirdikten sonra iskan evrakları iptal edilmemiş mi? Şaşırdık mı? Ben artık şaşırmıyorum bu tarz durumlara. İstikrarlı bir şekilde hep yanlış kabloyu kesiyorlar. Doğru kabloyu biliyorlar mı dersiniz? Fakat bomba hepimizin elinde patlayacak…

                Nerede kalmıştık? İhtarname ile imzaya çağrıldım. Ardından idareye çıktım ve iskanı yazan memurun laf ebeliğini dinleyip ayrıldım. Bu sefer yazılı olarak başvurdum ve projeye aykırılıklar olduğunu, imalatın projeye uygun hale gelene kadar belgelerin imzadan kaldırılmasını talep eden dilekçemi verdim. Sonuç mu, tabiki yanılmadınız. İmalat projeye uygundur diye cevap geldi. İnsan hayatını önemsemeyen, etik ve ahlaki kaygılardan, samimiyetten uzak, kötülük dolu bir durum. Nereden tutsanız elinizde kalır.

                Ve son perde. İskan evrağında bulunan, mimarın imza etmesi gereken alanda, mimarın imzası olmadan evrak düzenlendi. Bahsettiğim müteahhitle gerekli “duygusal bağı” kurduğunu düşündüğüm yetkili (ki bu yetkili iskan uygulamaları ile nam sahibidir, sektördekiler bilir…) bu işi gözünü kırpmadan yaptı. Mevzuata göre; proje müellifi mimar, gerekçesiz bir şekilde imzadan imtina ederse, iskan evrağı mimarın imzası olmadan düzenlenebilir. Ama imzaya gelmememin gerekçesini sormadıkları gibi, gerekçelerimi hem sözlü, hem yazılı olarak bildirmeme rağmen evrağı düzenlediler. Projeye aykırı yapılan bina sebebi ile telif haklarımı da ezip geçtiler tabi. Görevi kötüye kullanma değildir de nedir bu durum sorarım..

                Peki bu aymazlık nereden geliyor? Görev tanımlarını ve yetki sınırlarını bilmiyorlar. Belediyemizde küçük bir azınlığın öğrenilmiş bir gerçekliği var. Kimse bize karşı çıkamaz. Bizim dediğimiz olur. Mevzuatı yorumlar ve uygularız kafasındalar. Yasama, yürütme ve yargıya ne mi oldu. Yok öyle bir dünya. Yandı, bitti, kül oldu... Böyle saça böyle tarak dediğinizi duyar gibiyim ama bu böyle gidemez. Ya saç değişecek, ya tarak. Çünkü mevcut sistem haksız rekabete ortam sağlıyor. Şeffaf olmayan uygulamalar silsilesi içindeyiz. Müteahhitinden proje müelliflerine kadar birçok kişinin istikbali ile oynanıyor. Bu minvalde söylemlerimiz karşılığında “iç işlerimize karışamazsınız” nidaları atılıyor. Pardon? TSK mısın MİT misin? Sakladığınız birşey mi var? Belediyeler görev itibari ile özellikle imar konularında şeffaf olmak zorundadır efendiler! Şeffaflıktan kaçanlar ise; abdestinden şüphe duyanlardır! Bu da böyle biline…

                Peki bu kadar bağlayıcı mevzuat varken, ceza kanunu ortadayken, ne cesaret demezler mi? Kimden dayanak alıyorlar? Bu cürreti nereden buluyorlar? Yıllardır TMMOB olarak belediye başkanımızdan hiçbir dönüş alamadık, resmen ölü taklidi yapıyor. Şimdi de mimarların telif haklarına tecavüz edildi Burdur Belediyesi tarafından. Buna dur demeyecek mi? Yoksa arka planda teşvik eden de kendisi mi bilemiyorum. Kimden güç alıyorlar dedim ya, belki adresi kıymetli başkandır. Ama öyle, ama böyle eğer bu kurumda seçilmiş başkanım diyorsa kendine, vatandaşına zulmetmeyeceksin. İşleri kolaylaştıracaksın. Ha benim memurum işini bilir diyorsa da herkes hakettiğini bulsun diye dua ederim. Mimara, mühendise bu düşmanlık nedir peki? 5 yıldır önderlik ettiğim Mimarlar Odası’nda yanlış gördüğümüze yanlış dedik. Bu muydu suçumuz? Yoksa dik durmak mıydı? Bizleri de eğip, bükebileceğinizi mi sandınız? Eğilip bükülmeyiz, EKMEĞİMİZLE OYNATMAYIZ evvel Allah!!!

                İlgili makamlara, gerekli bildirimler yapıldı. Konu vesayet denetiminden ve yargı süzgecinden geçecek. Umarım hak yerini bulur.

                Delirmeden kalın, hoşça kalın…

Mail: selim_kutlu@windowslive.com