Sevgili hemşehrilerim, dilimizde tüy bitti bu konuları konuşmaktan ama harekete geçilmiyor. Somut adımlar atılmıyor bir türlü. Bugünkü başlık biraz argo çağrıştırıyor ama izninizle birşey deneyeceğim.:)
İyi okumalar.
Doğa, evrenin en karmaşık ve kaotik bölümüdür. Fiziksel dünyanın olgusunu ve yaşamı belirtir. Ancak, bu gücün karşısında önlem almayı ihmal ettiğimizde, bize nasıl zarar verebileceğini göz ardı ederiz. Güzel şehrimizde başımıza neler gelebilir başlıklar halinde inceleyelim.
Deprem Tehlikesi: Bunun üzerine çok konuştuk. Herkes de bilincinde ama saphien beyninin inanılmaz bir hüneri. Psikolojisinin bozulmaması ve yaşamak için kötü senaryoları arka plana atıyor. Bu da aslında ihmalkar ve hatta riyakar bir tutum sergilememize sebep oluyor. Gerçek değişmiyor! Depreme hazırlanmak zorundayız.
Burdur Gölü’nün Kuruması: Şunu kabul edelim ki göl kuruyacak. Dünyanın mevsimsel döngüsünden mi, yoksa küresel ısınmadan mı bilmem ama bizim yaşam periyodumuzda göl kurumaya devam edecek. Dolayısı ile gölden kalkan, ağır metaller ve zararlı partiküller içeren toz sonucu, akciğer kanserinden ölmek istemiyorsak; hava kirliliğini azaltmak zorundayız.
Taşkın Tehlikesi: Son yıllarda iklim değişikliği sebebi ile, yağışlarda dünya genelinde dengesizlik var. Hiç su baskını olmamış yerler su altında kalıyor. Baskınların bir diğer sebebi ise; kontrolsüzce, aptalca ve aymazca yapılaşmadır. Sorumlularının günahı boynuna fakat netice değişmiyor. Bir gün ansızın sular altında kalmak istemiyorsak; taşkın tehlikesine hazırlanmalıyız.
Kuraklık Tehlikesi: Ne iklim kriziymiş. Her yerden çıkıyor. Burdur su fakiri şehirlerden biri olmaya aday. Dünya genelinde yapılan su tasarrufu ve su hasadı teknikleri ile bir gün susuz kalmak istemiyorsak; kuraklık krizine hazırlanmalıyız.
Unutmayalım ki doğanın gücüne saygı göstermek, gelecek nesillerin yaşamını güvence altına almak anlamına gelir. Saygıda kusur ettiğimizde bizzat kendisi acımasızca hatırlatır: “Doğa her türlü ... !”
Sağlıkla yaşamak dileğiyle..
Mail: selim_kutlu @windowslive.com