Yerel seçimler yaklaşıyor. Belediye meclisi ne iş yapar, seçtiğimiz meclis üyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları nelerdir bilsek iyi olur. Sizlere özet bir anlatım yapayım ki; ehliyet sahibi kişileri başa geçirelim.
Sonuna kadar dayanabilecekmisiniz bilmem ama hemşehrilerime faydalı olacağını düşünüyorum, iyi okumalar…
Belediye Meclisinini Görevleri ve Çalışma Usulü
Uzun olacağı için yazmıyorum ama; Belediye Kanunu’nun 18. maddesinde belediyenin görevleri detaylıca tariflenmiştir.
Yasama organınca belediye meclislerine yetkilerin verilmesinde, demokrasinin bir gereği olarak halk tarafından seçilen belediye meclisi üyelerinin aldığı kararların meşruiyetinin sağlanması, yerel demokrasinin ilerlemesinin istendiği de savunulabilir. Ancak belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinin belirlenmesinde yerel seçmenlerin tam olarak etkisi bulunmamaktadır. Çoğu zaman belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri parti yöneticileri tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle belediye meclislerinin aldıkları kararların tamamen demokratik meşruiyete sahip olduğunu savunmak da güçtür. Bu kısmın özeti; yerel idarelerde yürütme ve yasama organları birbirine karışmıştır.
Belediye meclisi yasal görevleri yerine getirirken hukuka uygun davranmak zorundadır. Bununla beraber, idari vesayet yetkisinin kullanımı kanunda açıkça düzenlenmelidir. Yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisi çok sınırlandığından hukuka aykırı kararların gözden kaçabildiği ve bu kararların uygulandığı görülmektedir. Bu nedenle belediye meclisince verilen kararların yargısal denetimi hukuk devleti ilkesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Belediye meclisi kesin seçim sonuçlarının ilanını takip eden beşinci gün kendiliğinden toplanır. Meclis bu toplantıda üyeleri arasından gizli oyla birinci ve ikinci başkan seçer. Belediye meclisinin doğal başkanı belediye başkanıdır. Belediye meclisi toplantıları halka açık bir şekilde yapılır. Meclis başkanının veya üyelerden birinin talebi üzerine ve katılanların salt çoğunluğunun alacağı kararla gizli oturum yapılabilir.
Belediye Meclisi Kararlarının Kesinleşmesi
Belediye Kanununun 23. maddesinde “Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere beş gün içinde meclise iade edebilir. Yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar ile yeniden görüşülmesi istenip de belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla ısrar edilen kararlar kesinleşir. Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir. Kararlar kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderilir. Mülkî idare amirine gönderilmeyen kararlar yürürlüğe girmez. Mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idarî yargıya başvurabilir. Kesinleşen meclis kararlarının özetleri yedi gün içinde uygun araçlarla halka duyurulur.”
Belediye Meclis Üye Sayısı ve Seçimi Usulü
Belediye Meclisine seçilecek üye sayısı ilin nüfusuna göre 9 ila 55 arasında değişmektedir. Asıl üye kadar yedek üye de seçilmelidir. Belediye meclisine üye seçilebilmek için 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11. maddesinde belirtilen sakıncaları taşımamak şartıyla yirmi beş yaşını doldurmuş ve Türk vatandaşı olmak gerekir.
Belediye Meclis Üyelerinin Cezai Sorumluluğu ve Belediye Meclisinin Feshi
İl ve ilçe belediye meclisi üyelerinin yargılanması için İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni alınması gerekmektedir. Burada soruşturma iznine ilişkin karara itiraz, Danıştay nezdinde yapılmaktadır.
Belediye meclisinin kendisine verilen görevleri ihmal etmesi veya siyasi konularda karar alması durumunda feshi yoluna gidilebilmektedir. Anayasaya göre seçilmiş makamların görevden alınmasına ancak yargı karar verebilmektedir. Bu durumda İçişleri Bakanlığı’nın istemi ve Danıştay’ın kararı ile meclis feshedilebilmektedir. Belediye meclisinin feshine yargı karar vermezse geçerli bir fesih durumu gerçekleşmez. Bu konulardaki davalara, Danıştay’ın sekizinci dairesince bakılmaktadır.
Yürütmenin ve Belediye Meclisinin Yargısal Denetimi
Anayasa’nın 125. maddesinde her türlü idari kararın yargı denetimine tabi olduğu açıklıkla belirtilmiştir. Bu denetim hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Anayasanın çeşitli maddelerinde getirilen istisnalar dolayısıyla, idarenin bazı kararları yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Bu hukuk devleti açısından doğru bir yaklaşım değildir. İdare çoğu zaman kendisine verilen yetkiyi aşırılıkla kullanmakta ve kendisine tanınan yasal sınırları aşma eğilimi göstermektedir. Seçilmiş insanların yargı denetimi dışında bırakılması, bu insanların çoğunluk tahakkümü (zorbalık) oluşturması tehlikesini de içinde barındırmaktadır.
Belediye Meclis Kararlarının Denetimi
Belediye meclisinin son derece geniş yetkilerle donatıldığı görülmektedir. Bu kadar yetkinin belediye meclisine verilmesinin nedeni, istişare ve demokrasi kültürünün yerleşmesini sağlamaktır. Ancak, demokrasiye her sıkıntıyı çözen sihirli bir değnek olarak bakılmamalıdır. Halk tarafından seçilen insanların verdikleri kararların her zaman doğru ve hukuka uygun olduğunu söylemek mümkün değildir.
Belediye Meclisi Kararları Üzerine Vesayet Denetimi
Vesayet denetimi, merkezi idarenin yerel yönetimlerin kararları üzerindeki denetim yöntemidir ve merkezden yönetimin yumuşatılmasını sağlayan ve sakıncalarını gideren yetki genişliği ilkesine karşın, yerinden yönetimin bazı sakıncalarını gidermeye yönelik olarak ortaya çıkan ilkedir. Son dönemde yerel yönetimlerin yetkileri artırıldığı için merkezi idarenin vesayet denetimi bazı istisnalar dışında yargısal denetime tabi olmaktadır. Nitekim belediye meclisinin aldığı kararların mülki idare amirine gönderilmesi zorunlu olmakla birlikte, mülki idare amirinin yetkisi, sadece idari yargıda dava açmaktır.
Belediye Meclisi Kararlarının Yargısal Denetimi
İdarenin her işlemi gibi belediye meclisinin aldığı kararlar da yargı denetimine tabidir. İdare işlem tesis ederken hukuka uygun davranmak zorundadır. Hukuka uygun olmayan kararların mahkemelerce iptali mümkündür. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca bir idari işlemin hukuka aykırılığı işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat öğelerine aykırı olması halinde mümkündür. Yine İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca İdari işlem açıkça hukuka aykırı ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlar doğacaksa; bu kararlar hakkında öncelikle yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmesi talep edilebilmektedir. Yargılama süresinin uzunluğundan bağımsız olarak kısa sürelerde hatalı işlemin yürütmesi durdurulabilmektedir.
Belediye Meclisi Kararları Aleyhine İdari Yargıya Başvurabilecekler
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlükteki 23/3 maddesine göre, belediye başkanı meclisin kesinleşen kararları aleyhine 10 gün içerisinde idari yargı organlarına iptal davası açabilir. İptal davası, belediye meclisinin bulunduğu yer idare ve vergi mahkemelerine açılmalıdır. Belediye meclis kararından bir hakkı veya menfaati zedelenen gerçek ve tüzel kişiler de genel hükümler uyarınca dava açma hakkına sahiptirler. Belediye meclisi kararından hakları haleldar olanların dava açması hukuk devletinin bir gereğidir. Belediye meclisi kararından bir hakkı ya da menfaati zedelenen kişiler bu hakkını, Anayasasının 127. maddesi ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. ve 7. maddesi gereğince kararın kendilerine tebliğinden itibaren dava açma süresi içinde kullanabilirler.
Yargısal Denetimin Kapsamı, Süresi ve Denetimin Yapılacağı Merci
Anayasasının 125. maddesinin 7.5.2010 tarih ve 5982 sayılı kanunun 11. maddesi ile değiştirilen 4. fıkrasında “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” Hükmünü ihtiva etmektedir. Mahkemelerin görevi idarenin, kendilerinin istediği gibi davranmasını sağlamak değil, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunu denetlemektir. Bu nedenle mahkemenin, belediye meclisince verilen kararın “yerindeliğini” değil “hukukiliğini” tartışması gerekmektedir.
Belediye meclislerince verilecek kararlara karşı vatandaşlar tarafından açılacak davalarda özel bir dava açma süresi belirlenmemiştir. Bunun için genel dava açma süresi olarak İdari Yargılama Usulü Kanunu 7. maddede belirtilen sürede dava açılması gerekmektedir. Ancak belediye meclisinin ilanı gereken düzenleyici işlemlerinin dava açma süresi ilanın son gününden itibaren altmış gündür. Özellikle imar planlarına karşı askı süresinin bitiminden sonra altmış günlük süre içinde dava açılmaması halinde sonradan açılan davalar yargı organlarınca kabul edilmemektedir. Mahkemelerin bu süreyi genellikle vatandaş aleyhine yorumladığına ve davaların çoğunun bu şekilde reddine karar verildiği görülmektedir. Anayasanın 40. maddesinin 2. fıkrası “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmünü düzenlemektedir. Çoğu idare tesis ettiği işlemlerde, Anayasanın bu hükmüne uygun şekilde davranmamaktadır. Bu nedenle vatandaşlar tarafından yanlış makamlara başvurularak bürokratik süreç uzamakta, hak kaybına neden olmaktadır. Belediye meclisi kararlarının iptali için kural olarak idari yargıda dava açılması gerekmektedir.
SONUÇ
Son dönemde dünyada yerelleşme eğilimi bulunmaktadır. Merkeziyetçiliğin zararı olarak ortaya çıkan bürokrasinin, merkezi yönetimin sahip olduğu bir takım yetkilerin yerele devri ile önleneceği yönünde eğilim başlamıştır. Ancak yerel makamlar tarafından her zaman doğru kararlar alındığı hususu da geçerli bir yaklaşım tarzı değildir. Özellikle yerel makamlara, merkezi makamlardan daha kolay ulaşılabildiği nazara alındığında, yerel yönetimlerin şahsi ilişkiler içine girmesi ve bunun etkisiyle sübjektif kararların alınması durumu ile sık sık karşılaşılmaktadır. Belediye meclis üyeleri, kanunla kendisine verilen görevleri ifa ederken, hukuka aykırı kararlar da alabilmektedirler. Özellikle yetkin kişilerin görev almadığı meclislerde usulsüz kararlar alınmaktadır. Bu ihtimal her daim gerçekleşebilir fakat meclis üyelerinin konusunda uzman kişilerden oluştuğu meclislerde daha düşüktür. Bunun yanında meclis kararlarının şeffaflığının arttırılması ve hata yapma ihtimalinin düşürülmesi açısından meslek örgütlerinin sürece dahil edilmesi ve bilgi, birikiminden faydalanılması akıllıca olur…
Hoşça kalın..
Mail: [email protected]