6 Şubat depreminin yıl dönümünde, hepimizin aklındaki bir soruyu cevaplamak istiyorum. Yeni teknoloji ile yapılan binalar neden yıkıldı?
PROJE MÜELLİFLERİ
Memlekette üniversitelere bacasız fabrika olarak bakılıyor. Öğrenciler gelir kapısı olarak görülüyor. Şehre ne kadar para bırakmış? Önemli olan bu. Bakış açısı bu olunca; üniversitelerdeki eğitim kadroları yetersiz. Dolayısıyla ehil mimar-mühendisler yetişmiyor. Avukatlardaki veya muhasebecilerdeki gibi bir stajyerlik dönemi de olmayınca, diplomayı alan meslektaşım her projeye imza atabilecek yetkide okuldan mezun oluyor. Ancak etkisi bu mertebede olmadığı için sakat projeler çıkararak, istemeden insan hayatını riske atıyor.
Son yıllarda mantar gibi üreyen sahte diplomalı mimar ve mühendisleri duydunuz mu bilmiyorum. Memleketin gündemi yoğun olunca arada kaynamış olabilir. Şaka değil, gerçek. Bu işi engellemek ise TMMOB’a bağlı odaların elinde. Zira sicil durumlarını sadece meslek odaları görebiliyor. Bunun kontrolünü yapmak için ise yerel idarelerin meslek odaları ile protokol çerçevesinde çalışması şart. Mimarlar Odası çatısı altında, parti gözetmeksizin yaptığımız ziyaretler sonucunda sayın valimizin oluruyla Burdur İl Özel İdaresi ve bazı belediyelerimiz ile (hepsi aynı hassasiyette değil.) söz konusu protokol kapsamında çalışmalara başlandı.
YAPI DENETİM SİSTEMİ
Baştan sona aksak bir sistem. Aksaklık yapı denetimlere yeterli bütçe ayrılmaması ile başlıyor. İnşaat maliyetinin %1’i kadar bir bedel ile inşaatımızı denetlemelerini bekliyoruz. Bu bedele ancak evrak takibi yapılıyor. Olması gereken %5’ten aşağı değil. Yeterli kaynak aktarıldıktan sonra da her branştan ehil kişileri bünyelerine katıp denetim işini hakkıyla yapmalılar. Şu an yapı denetimlerde 60 yaş üstü meslek büyüklerimiz diplomalarını kiralıyor. Sahada ise yeni mezun teknik kişiler aracılığı ile, yani en ucuz işgücü ile de diyebiliriz evrak takibi yapan, sakat kurumlar halinde yapı denetim firmaları.
ŞANTİYE ŞEFLİĞİ SİSTEMİ
Daha önceki yazılarımda yazmıştım, "şefler günah keçileridir" diye. Denetim aşamasında en büyük sorumluluğu alıp, çalışmayan bir sistemde, topun ağzında oturuyorlar. Günümüzde maddi kaygıların artması, mezun sayısının çoğalması ve ekonomik zorluklar neticesinde, bu çarpık düzen içinde birçok meslektaşım bulunuyor. Aslında yasal mevzuat, sistemi çalıştırmaya yeterli. Fakat bu mekanizma çalıştırılınca şantiye şefliği hizmetinin maliyetleri yükseliyor. Dolayısıyla sermaye sahiplerinin canı sıkılmasın diye bütün kurumlar kulağının üstüne yatıyor. Vizyoner yönetici ve bürokratlar bu sorunu umarım görür ve harekete geçerler.
Depremin üzerinden 2 yıl geçti fakat halen yargılamalar devam ediyor. Cezanın büyüğünü tabii ki şantiye şefleri ve fenni mesuller çekiyor. Çarpık sistem kendi insanını, mühendisini, mimarını bozuk para gibi harcıyor…
MÜTEAHHİTLİK SİSTEMİ
Ehliyet alırken bile sağlık raporu aranırken, müteahhitlik yetki belgesi başvurularında hiçbir yeterlilik aranmıyor. 18 yaşını dolduran her vatandaş, hiçbir kurs veya sertifika programına katılmadan müteahhit olabiliyor. Gerisini siz düşünün…
İMAR PLANLARI
Mikrobölgeleme çalışmalarının hızlanması ve imar planlarının revize edilmesi gerek. İlimizde bahsettiğim çalışma yapılmadığından (bakanlık eliyle yapıldığı söyleniyor fakat ortada rapor yok) fay hatlarının akıbetinden tam olarak emin değiliz. Bazı fay hatları hatalı belirlenmiş olabilir veya imar planında görünmeyen, - ki Burdur Merkez ilçesinde, MTA ve Kandilli Rasathanesi’nin haritalarında imar planında işli olmayan aktif fay hatları var - bilmediğimiz fay hatları olabilir. İvedi çözülmesi gereken bir iş.
YEREL İDARELER
Yapı denetim firmaları denetim işinden idarelere karşı sorumludur. Yani yapı denetim firmaları idare adına denetim işlerini yapar. İdareden hakediş alırlar, idareye hesap verirler. Anlatmak istediğim şu ki denetim işinden esasen idareler sorumludur. Fakat denetim kısmında suya sabuna dokunmadan mesai doldurur halde idareler. Sahadan ellerini, ayaklarını çekmiş durumdalar. Yasal olarak sorumluluklarının devam etmekte olduğunu 6 Şubat depreminden sonraki yargılama süreçlerinde görüyoruz. Daha önceki depremlerde idare çalışanları hiç ceza almadı belirtmek iterim. Velhasılı, vesayet denetimi sistemi çalışmadığından burada da büyük bir başıboşluk, boşvermişlik, koccaman bir boşluk var.
MERKEZİ YÖNETİM
En sonunda bütün bu çarpıklığın kaynağını yazmak istedim. İlk düğme yanlış iliklenince sonrakileri düzeltmek de mümkün olmuyor haliyle. Asıl olan “Vesayet Denetimi” sisteminin çalışmasıdır. Yaşamın her alanında, her sektörde bu geçerlidir. Ama inşaat sektöründe doğrudan insan canı mevzubahis olunca, durum daha da hassas hale geliyor.
Vesayet denetiminin tanımını yapayım da konu netleşsin. Ülkemizin anayasal ve yasal çerçevesi içinde vesayet denetimi; daha çok yerel hizmetleri, idarenin bütünlüğüne uygun şekilde yürütmek ve halka daha iyi hizmet sunmak amacıyla, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde gerçekleştirdiği yönetsel bir denetim biçimidir.
Şimdi bu denetim, eksik ve sürekliliği olmayan bir durumda olunca, hiçbir yaptırım veya ceza alan olmayınca, hal böyle oluyor. Aksini iddia edenlere sormak lazım. Bu kadar bina neden yıkıldı? Veya idare çalışanlarının hepsi mi işini dört dörtlük yapıyor? Memlekette neden hiçbir işin ucu idare çalışanlarına dokunmuyor? Memurumuz işini biliyor mu yoksa işini bilen memuru sistem koruyor mu, ne dersiniz? Birçok deprem oldu, müteahhiti, mimarı, mühendisi, şantiye şefi, hepsi ceza aldı. Hem proje hem uygulamada, denetim yetki ve sorumluluğu olan idare çalışanları çizik bile almadı şimdiye kadar. İşte balığın koktuğu nokta burası. İdare çalışanları, tepeden gelen boşvermiş düzen yüzünden, denetim görevini ihmal ediyor. Sırası ile bütün inşaat sektörü çalışanları da işin kolayına kaçarak süreçte rol alıyorlar. Sektörde denetimsiz şekilde yapılan işleri listelesem kanınız çekilir, birçoğunuzun psikolojisi bozulur. Ama kısa zamanda unutursun sevgili okur. Milletçe 4. maymunu oynar hale gelmişiz, yukarıdaki çarpıklıklar hepimizin eseri. Daha çok şey yazılabilir ama uzatmayacağım.
Hoşça kalın…