Bu yazımı okumadan önce, anlattıkarımın havada kalmaması adına önceki yazıları okumanızı öneririm. Çünkü devamı niteliğinde, linkler aşağıda.
1. yazı linki
https://www.bomba15.com/mimar-selim-kutlu-yazdi-yozlasmanin-izleri-yazi-1-bakmak-ile-gormek-arasinda
2. yazı linki
https://www.bomba15.com/selim-kutlu-yazdi-yozlasmanin-izleri-yazi-2-sasi-bakmadan-sasiracaksiniz
Nerede kalmıştık. Vesayet denetimi sisteminin derin dehlizlerine dalıyoruz. Valilikten, tarafıma gelen yazı üzerine ikna olmadığımı ve endişelerimin devam ettiğini, şikayetlerimin incelenmesini talep ettiğim bir dilekçe daha yazdım ve valiliğe teslim ettim.
Düşünüyorum da; imar konusundaki çılgınca durumun bu halde olmasının sebebi; denetim mekanizmasının zorlu ve çetrefilli şekilde çalışıyor olmasıymış. Özellikle imar konusunda herhangi bir aykırılığı şikayet ve takip etmek belli kualifikasyonlar gerektiriyormuş. Hukuk ve imar konularında yaptığım çalışmalardan dolayı, adapte olmakta çok zorlanmadım. Ama sade vatandaşın işi inanın çok zor. İmar hukuku alanında uzmanlaşmış avukat sayısı ise çok az.
Neyse konuyu dağıtmayayım. Şubat sonunda bilirkişiler atandı ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ifadeye çağrıldım. İfademi verirken kadın raportör enteresan bir moddaydı. Sanki yanlış bir şey yapıyormuşumcasına soğuk, ilgisizdi. Söylemleri hep negatifti. İddialarıma karşı şikayet edilenleri savunur bir havadaydı. Elimdeki argümanlara ve iddilara mantıklı tepkiler veremese de üstten konuşan, ukala bir görevliydi. Orada hissetmiştim birşeylerin ters gittiğini. Ben insanların canı tehlikede dedikçe mesnetsiz, abuk sabuk cevaplar geldi. Onlara da bu işin peşini bırakmayacağımı söyleyerek ifademi imzalayıp, makamlarından ayrıldım.
Yine sistemi eleştireceğim. Hala ne ifadesi arkadaş! Zaten detaylı şekilde aykırılığı yazmışım. Git, bak ve raporunu yaz değil mi. Yok efendim illa ifade verecekmişim. Hamama giren terlermiş bizim memlekette. Rahat işimiz yok zaten. Her yerde zorluk üstüne zorluk…
Nisan ayının son haftasında valilikten yazı geldi. Dosya işlemden kaldırılmış. Nasıl yani? Akıl almaz olaylar silsilesi devam ediyordu. Burdur Valisi sayın Türker Öksüz tam bir devlet adamı olarak bilinirdi ve hiç beklemiyordum bu cevabı. Sonra raporu okumaya geçtim. Rapor aynı yukarda raportörü tarif ettiğim gibiydi, vali ne yapsın. Resmen bir koruyucu melek, bir silahşör edasıyla raporunu hazırlamış. Yalan, yanlış bilgiler ile yazılan raporda yorumlar da vardı. Projeye aykırılıklar olduğu ama kullanımında sakınca olmadığı gibi. Veya projeye aykırılıklar olduğu ama pandemi şartlarından dolayı uygulanamadığı gibi. Bütün bunlar projeye aykırılığı, suç teşkil eden olayı aklar nitelikteymiş ki valilik de dosyayı işlemden kaldırmış. Bu sefer Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü memurları eli ile kötücül işin üzerine birkaç tüy birden dikilmişti...
Sözde bilenkişilerin hazırladığı rapora göre kullanımda sıkıntı yok deniyor ama dünya üzerinde herhangi bir inşaat mühendisi betonarme taşıyıcılar olmadan mevzu bahis yapıların depreme dayanıklılığını ispatlarsa; 15 yıllık mimarlık mesleğimi, diplomamı yırtar ve bırakırım. Bu da benim taahhütüm olsun.
Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 67 – “(3) (Değişik: 3/11/2016-6754/45 md.) Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.”hükmü uyarınca bilirkişiler yorum yapamazlar. Görevleri, talep edilen bilginin, tekniğe ve mevzuata uygun olup olmadığını raporlamaktır.
Ayrıca;
Hukuk Muhakemeler Kanunu HMK - Bilirkişiye yemin verdirilmesi
“MADDE 271- (1) Listelere kaydedilmiş kişiler arasından görevlendirilmiş olan bilirkişilere, bilirkişilik bölge kurulu veya bulunduğu yer il adli yargı adalet komisyonu huzurunda, “Bilirkişilik görevimi sadakat ve özenle, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsız ve objektif bir biçimde yerine getireceğime, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim.” şeklindeki sözler, tekrarlattırılmak suretiyle yemin verdirilir. Bu bilirkişilere, görevlendirildikleri her dava veya işte ayrıca yemin verdirilmez; sadece görevlendirme yazısında, bilirkişilere önceden etmiş bulundukları yemine bağlı kalmak suretiyle oy ve görüş bildirmek zorunda oldukları hususu hatırlatılır.[1]” hükmü uyarınca yeminlerinde saydıkları herşeyi çiğneyip tükürdüler.
An itibari ile yazıya kısa bir ara vereceğim. İşin bu noktaya gelmesinde söz sahibi aktörleri irdelemek istiyorum. Uzun süredir bazı çevreler hakkımda hep niyet okudular, sürekli dedikodu yaptılar. Biraz da ben tahminlerimi sıralayayım. Birincisi arsa sahipleri. Durumu bildirmeme rağmen, hiç doğrunun peşine düşmediler.İnsan malının çürük olup olmadığını sorgulamaz mı? İskan alınmazsa daireleri değerinde satamayacağını bilen zat-ı muhteremler; iskanlarını alıp dairelerini hemen satmayı planlıyorlar sanırım. Depremde yıkılacağını bildiği bir yeri neden elinde tutsun. Hedefte maddi kazanç var pek tabi. Yapı denetim bu işin ortaya çıkmasını istemiyor anladığım kadarı ile. Statik projeye aykırılığın cezası 1 yıl yeni iş almaktan men ve bunun yanında başkaca ağır yaptırımlar da var. Şantiye şefi ise yavrum olaydan bi haber. Yapıyı 1 defa bile görmemiş ki. Kağıt üzerinde imzası var. Müteahhit yapı kontrol sisteminin gevşekliğinden faydalanarak, insan hayatını hiçe sayarak, pek tabi maddiyat odaklı (sadist değilse tabi, bu da bir ihtimal) bu aykırılıkları yaptı. Belediye çalışanları ve bilirkişi raporunu hazırlayanlar hangi kafa ile böyle vicdan ve akıl dışı bir işe girdi anlamıyorum. İşin bir handikapı da yaptıkları eylemlerin cezai müeyyidesi çok ağır. Bazısının 3 yıl, bazısının 7 yıla varan hapis cezaları var. Başkaca yazılarımda toplumun yozlaştığını, ahlaki ve etik değerlerimizi yitirdiğimizi yazmıştım. Böyle zamanlarda insanların neyi önceledikleri bir bir ortaya çıkıyor. Ne yazık. Geceleri rahat uyuyabiliyorlar mı dersiniz? Neyse yazıya döneyim…
Şimdi ne olacak. Adaletin yerini bulmasını engellediler. Bilirkişiler bilgisiz veya zekayoksunu değil sevgili okur. Aksine çok gözü açık, yaptıklarının ne kadar farkındalar bilmem ama bence saf kötülük. Önce belediye, sonra çevre şehircilik memurları derken; ben mi bunlara denk geliyorum acaba, yoksa hepsi mi böyle. Bu iş bir yere varacak mı? Valilik kararı inancımı kırmıştı. Bu kötülükle baş etmeye enerjim kalmamıştı. Ama zor ortamlarda büyümenin faydası şu ki; zorbaya pabuç bırakmamayı öğreniyorsunuz. Zira zorbaya karşı sinersen ezilmeye mahkum kalırsın sevgili okur.
Hala bitmedi…
Mail: selim_kutlu@windowslive.com