Lütfen önceki yazıları okumadan başlama sevgili okur. An itibari ile şimdiye kadar yaşananların son perdesini anlatacağım. İyi okumalar.
1. yazı linki
2. yazı linki
4. yazı linki
Son yazımda facia bilirkişi raporuna istinaden dosyayı valilik makamı işlemden kaldırmıştı. Bu da mı gol değildi. İçimdeki insan sevgisine lanet olsun ki bu işe girmiştim ve sonuna kadar gitmeliydim. Hiç bilmediğim bir mekanizmayı çalıştırıyordum. Sırada hangi notaya basacağım diye araştırırken itiraz yollarının olduğunu, itiraz olması durumunda dosyanın Konya Bölge İdare Mahkemesine gönderileceğini öğrendim. Hemen harekete geçip işlemi tamamladım. Dosya mayıs başında başvurum üzerine mahkemeye gönderildi.
Mahkeme sonucunda yargı kararında geçen ibareler şu şekilde:
Yani mahkeme gözümde 5 paralık değeri olmayan, mesleklektaş olmaktan utandığım raportörlere işlerini öğretmişti. Raportörlere mahkemenin yerine geçmeden, teknik analiz yapmasını emretmiştir.
Evvvet tekrar başa döndük . Demiştim ya bizim memlekette kolay iş olmaz. Hele de iş çürük yumurtaları ayıklamaya gelince, sistem pek tabi çalışmaz. O yüzdendir ki burnumuz, nahoş bir ortamdadır her daim…
Mahkemece itirazım kabul edildi, dosyanın işlemden kaldırılması kararı bozuldu ve dosya tekrar Burdur Valiliği’ne geldi. Yeni bilirkişiler atandı. Tekrar ifadeye çağrıldım. Aslında ilk tecrübemden ötürü son derece ön yargılı ve sinirliydim. İfadeye gitmemeyi bile düşündüm. Ama soruşturmayı yapan memur telefonda beni ikna etti. Aynı şeyleri anlattım. Ama bu sefer bir farkla. İfademi alanlara bu işin sonuna kadar gideceğimi, o binalara bugün olmazsa yarın bir şekilde gireceğimi, kolonların olmadığını da bir şekilde ispatlayacağımı anlattım. O gün geldiğinde zor durumda kalmamak için (ki ilk raporu yazanlarla görülmesi gereken çok sıkı bir hesabım var) raporu hazırlarken yapı denetim sistemindeki fotoğraflara bakmadan yazmayın diye kendilerini nazikçe uyardım. Bu seferki ifadeyi alanlar son derece tarafsız bir üslupla, iyi niyet çerçevesi içinde işlerini yaptılar. Kendilerine görevlerini yaptıkları için teşekkür ediyorum. (Görevini yapana neden teşekkür ediyorsam. Sistem o kadar laçka ki işini yapan alkışlanır oldu.) Geçen yazımdaki isyanım bastırılmıştı. Tabi ki kamu çalışanlarının çoğu yozlaşmamıştı…
Yeni bilirkişi raporu gelmişti ve sonunda umut ışığı görülmüştü. Şikayetlerimin yumuşatıldığı izlenimini verse de asıl konu olan (iskan evrağı düzenlenmeden önce idareye bildirdiğim) kolonların olmadığı ispatlanmıştı.
Yazıma kısa bir ara vereceğim. Deprem bölgesinde yaşadıklarımız gözümde canlandı bir an. 3 ay önce iskan alan bir yere ağır hasarlı raporu vermiştik. Bunun gibi birçok yapı denetimli binaya oturulamaz raporu verdik. Projelerini görmedik ama yapı hasarlarından anladığımız; uygulama tekniğine aykırı yapılan çok bina vardı. Benim bu yazıda anlattığım binalar ise bırakın tekniği bir kenara, projesine aykırı. Belki ilk depremde alaşağı olacak. Düşündükçe insanın içi ürperiyor. Depremde birçok insan bu binaların içinde hayatını kaybedecek, belki de sizin bir yakınınız olacaktı... Bu senaryoda aslında sorumsuz sorumluların (beklemiyorum ama) bana teşekkür etmesi lazım. Kendilerini bu dünyada vicdan azabından, öteki dünyada belki de cehennem azabından kurtarmış oluyorum.Şikayet edilenler sinirleniyorlar ama sesizlikte, kalplerinin derinliklerinden gelen ses eminim bana hak veriyordur.
Şikayetimdeki diğer maddeler benim için önemli değildi. Özetle; çalışmayan bir denetim mekanizması ve denetim aşamasındaki ihmaller silsilesinden sonra, cana kast eden durumun anlaşılması karşısında, canımızı emanet ettiğimiz ve maaşlarını vergilerimizle ödediğimiz kamu personellerinin nasıl bilerek, isteyerek vatandaşın canına kast ettiği belgelenmişti. Sonunda valilik soruşturma iznini vermişti.
08.08.2024 tarihli yazıda görüldüğü üzere itiraz yolu açık. Pek tabi itiraz edildi karara. Yine beklemeye geçtik. Öyle acele yoook. 04.10.2024 tarihinde soruşturma iznine yapılan itirazın mahkemece ret kararı elime ulaştı. Bundan sonraki süreç ise yargılama ayağı. Ocak başından beri verilen uğraşların sonucunda soruşturma izni ancak alınabildi. Vatandaşın hakkını arayamaması ve sindirilmesine sebep olan; sistemin çok yavaş, aksak ve çetrefilli çalışması. Adalet ne zaman yerini bulur göreceğiz.
Yaşadıklarımı bütün şeffaflığı ile anlatmaya çalıştım. Burdur Mimarlar Odası’nı aktif hale getirdiğimiz süreçte, özellikle 2021 sonrasında tespit ettiğimiz bazı hatalı uygulamalarda, mahkeme ve bakanlık (ÇŞB) şikayeti yoluna gitmek zorunda kaldık. Sonrasında ise; malum çevrelerce şahsım ve ofisim hakkında yoğun karalama kampanyası başladı. Yakınlarımdan helallik alarak bu işe başladım, daldan budaktan sakınmam, bilesiniz. Genel olarak Burdur sahipsiz bir şehir ama; imar işlerinde kanuna aykırı, haksız rekabete sebep olacak uygulamaları engellemek için Burdur’un mimarları elinden gelen gayreti gösterecektir.
Bu arada iskan işlemindeki fiyaskodan sorumlu memur halen görevinin başında. Buradan yola çıkarak; statik sistemin projeye aykırı yapılması, Burdur Belediyesi eli ile insan hayatının bile - isteye riske atılması, belediyemiz yöneticileri açısından çok önemli değil sanırım. Bunu bir sorun olarak görmüyorlar. Görseler en azından bir görev değişikliği olurdu değil mi? Veya usulsüz işlemin yapılması talimatı, işlemi yapan memurlara, amirlerinden gelmiş ise; o da ayrı bir açıklaması olur bu durumun. Değerli belediye başkanımız Ali Orkun ERCENGİZ olaydan ilk aşamada haberdardı. Sonrasını duymamışsa buradan çağrımdır. Belediyeniz eli ile yapılan hatalı işlemden dönün, insan hayatını riske atmayın. Verilen yapı kullanım izin belgeleri (iskan belgeleri) usulsüzdür, iptal edilmelidir. Hemşehrilerinizin hayatı tehlike altındadır. Süreci bu noktaya getiren iskan memuru ile ilgili yapacağınız işlemi de, verdiğim bilgileri alan Burdur halkı merakla bekleyecektir.
Esengül İnalpulat hocamın 8 ekim tarihli yazısında, toplumda güven olgusu irdelenmiş. Kamu kurumlarına da güven kalmadığını yazımın sonunda ben ekleyeyim. Bu tarz olaylar en büyük yarayı, kamu kurumlarına duyulan güveni sarsması ile açar. Bu açıdan bir nevi kamu zararının oluştuğu da söylenebilir. Toplum, devletine güven duymazsa olabilecekleri siz düşünün.
Umarım süreç tamamlanmadan deprem olmaz. Çünkü o yapılarda insanlar hiçbirşeyden habersiz ikamet ediyor an itibari ile. Ben mi çok büyütüyorum? Ne dersiniz? “En fazla birkaç Burdurlu ölür canım” mı deseydim?
Taşan bir ırmak nasıl yayılırsa ovaya, bir yığın çamuru sürüklerse nasıl, dökerse denize; iyi insanların hareketi de ırmak gibi olmalı. Korkusuzca, fütursuzca…
İlk raporu hazırlayan bilirkişiler, iskan evrağının akıbeti ve telif haklarıma tecavüz edilmesi durumları ile ilgili süreç devam ediyor. Onları başka bir yazı dizisinde anlatacağım.
Şimdilik bu kadar, hoşça kalın…
Mail: selim_kutlu@windowslive.com
*** DİPNOT: Bu ülkeye canını vermiş nice vatansever için; yapmamız gerekenler, ödevler var.
Efsane vali Recep Yazıcıoğlu adına çıkarılan hatıra defterine yazmış usta yazar. “Bu topraklarda ondan esinlenecek dürüst, cesur, çalışkan, üretken, insana saygılı, gerçek demokrasiye susamış gençleri ülke hizmetine koştukça, o Tanrının yüce katında nur ve huzur içinde uyusun.” – Ayşe KULİN – 13 Eylül 2003 - İZMİR