Gündem

Vali Türker Öksüz ve eşi Meral Öksüz ev sahipliğinde Zafer Bayramı kabul töreni düzenlendi

Kabul Töreni süresince, eşi Meral Öksüz ile birlikte davetlilerle yakından ilgilenen Vali Öksüz, burada yaptığı konuşmasında, "30 Ağustos Zaferi; Aziz Milletimizin yeniden doğuşunu müjdeleyen, bağımsız yaşama kararlılığını tüm Dünyaya ilan ettiği bir başlangıç olduğunu ifade ederek, “Türkiye Cumhuriyeti bu topraklar üzerinde sonsuza kadar var olacak ve ay yıldızlı bayrağımız ilelebet dalganacaktır" ifadelerine yer verdi.
Davetlileri program başlangıcı ve sonunda girişte karşılayan, girişte uğurlayan Vali Öksüz ve Hanımefendi, program süresince başta şehit ve gazi aileleri olmak üzere, tüm davetlilere tek tek yakından ilgilendiler.
Katılımın yoğun olduğu Kabul Programı Vali Öksüz’ün konuşmasının ardından Zafer Bayramı pastasının kesilmesiyle devam etti. Pasta kesiminde Vali Öksüz ve Hanımefendi’ye, Burdur Milletvekilleri Prof. Dr. Adem Kokmaz, İzzet Akbulut, Mustafa Oğuz, Garnizon Komutanı P.Kom. Alb Yavuz Çankaya, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz eşlik ettiler.
Vali Öksüz Kabul Töreninde yaptığı konuşmasında;
“Bugün, Türk Milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin zaferle neticelendiği 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı coşkuyla karşılamak için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Bugün büyük Zafer’in 101’inci yıl dönümüne ulaşmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Bugün bizim, zafer günümüz, onur günümüz, gurur günümüz. bugün; tarihi şanlı zaferlerle dolu aziz milletimizin yeniden doğuşunu müjdeleyen, aziz milletimizin bağımsız yaşama kararlılığını tüm dünyaya ilan ettiği yeni bir başlangıç olan 30 ağustos zaferinin 101. yıldönümü.
30 Ağustos, esaret ve hürriyet arasında bir tercihe zorlandığında Türk Milletinin neleri başarabileceğinin, nelerden vazgeçebileceğinin en açık ispatıdır.
30 Ağustos Zaferi, tarihi boyunca karşılaştığı tüm engelleri birlik ve beraberlik içerisinde, kardeşlik ruhuyla, inanç ve kararlılıkla aşan milletimizin gücünü bir kez daha ortaya koyan bir mihenk taşıdır.
30 Ağustos Zaferi, önemli bir askeri başarı olmanın yanında milletimizin sarsılmaz azminin, sahip olduğu üstün iradenin, vatan ve millet sevgisinin, eşsiz kahramanlığının, güçlü birlik ve beraberliğinin de unutulmaz sembolüdür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, milletimizin tüm imkânsızlıklara rağmen gösterdiği kararlılık ve fedakârlıkla kazanılan bu zafer, milletimizin birlik ve beraberliğinin en bariz örneklerinden biridir.
Büyük Zaferle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yeniden varoluş sancılarını tüm kılcallarında hissettiği bir doğumla küllerinden doğarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.
“Zafer, inançla başlar, inançla sürer ve inançla kazanılır." 30 Ağustos 1922 tarihi, yalnız askeri bir zafer olmanın ötesinde türk milletinin varoluş mücadelesini ve bağımsızlık sevdasını tüm dünyaya ilan ettiği bir gün olarak tarihe geçmiştir.
Geçmişi şanlı zaferlerle dolu yüce milletimiz, her türlü yokluk ve imkânsızlığa rağmen yürüttüğü kurtuluş mücadelesini, 30 Ağustos 1922’de kesin ve tartışmasız bir zaferle neticelendirmiştir.
Bu eşsiz zaferin kaynağı, birbirine kenetlenmiş büyük bir milletin, vatanına, bayrağına, özgürlüğüne ve kutsal değerlerine olan aşkı ve inancıdır.
Bu kutlu zafer milletimizin üstün iradesi ve vatan sevgisi sayesinde kazanılmış, bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin temelleri en güçlü şekilde atılmıştır.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, bağımsızlık ve özgürlüğe olan tutkumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan ederken, uygar ve gelişmiş Türkiye ülküsünü daha iyi idrak ediyor ve Türkiye yüzyılı vurgusuyla bu vizyonu kendimize şiar ediniyoruz.
Aziz Şehitlerimizin asil kanlarıyla sulanan kutsal vatan topraklarını, şanlı tarihimizden aldığımız ruh ve şuurla koruyarak, bizden sonraki nesillere daha güvenli bir gelecek bırakmak ve müreffeh türkiye yolundaki hedeflerimizi gerçekleştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu büyük zaferin ışığında, ülkemizi daha aydınlık yarınlara taşımak için azim ve kararlılıkla çalışmayı sürdürüyoruz.Eekonomiden kültüre, eğitimden teknolojiye kadar her alanda daha ileriye gitmek, büyük ve güçlü Türkiye idealine ulaşmak maksadıyla ciddi gayret ve emek sarf ediyoruz.
Sorumluluğumuzun geçmişimizin kutsal mirasını koruyarak bu mirası daha da ileriye taşımak adına yorulmak nedir bilmeden çalışmak olduğunun bilincindeyiz.
Bu kadim topraklarda barış ve huzur içinde yaşamanın bedeli tarih boyunca canla ve kanla ödenmiştir. bu topraklarda hüküm sürmek için iç ve dış düşmanlara, terör ve husumet odaklarına karşı daima uyanık olmamız gerekmektedir.
Dosta güven düşmana korku vermek barışın esasıdır. Caydırıcılığın ön koşulunu romalılar: “barış istiyorsan savaşa hazır ol” şeklinde formüle etmişlerdir. Biz güçlü olmak mecburiyetindeyiz.
30 Ağustos bize bu zorunluluğu kan pahasıyla hatırlatmaktadır. Tüm dünyada barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün temelinde bu basit kural vardır. Vatanımıza kastedenler bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür.
Bu topraklar üzerinde Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar var olacak ve ay-yıldızlı şanlı bayrağımız ilelebet dalgalanacaktır.
Bundan 101 yıl önce olduğu gibi bugün de milletimiz; vatan toprağına kastetme cüretini gösterebilecek düşmanlarına karşı sonuna kadar mücadele edecek, birlik ve bütünlüğünü koruyacak, huzur ve esenliğinin bozulmasına asla müsaade etmeyecek ve bağımsızlığından bir lahza ödün vermeyecektir.
Bizler, Türk Milleti olarak her zaman barışı, huzuru ve adaleti savunduk ve savunmaya devam edeceğiz. bu zafer, sadece kendi özgürlüğümüzün değil, aynı zamanda komşularımızın ve tüm insanlığın özgürlüğü için verdiğimiz mücadelenin bir ifadesidir.
30 Ağustos Zafer Bayramı'nı coşkuyla kutlarken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu zaferin kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyor; ülkemizin bölünmez bütünlüğü için feda-i can eden bütün şehit ve gazilerimizi saygıyla ve rahmetle yâd ederken, hayatta olan tüm gazilerimize de sağlık ve esenlikler diliyorum.” İfadelerine yer verdi